15 Haziran 2014 Pazar

Biraz uçmaya ne dersiniz?

  • Bir amaca sıkıca tutunup, erkenden kalkıp nerede ve nasıl kalacağınızı bilmeden yola çıktınız mı hiç?
  • Ya da aklınızda sadece o ilk karşılaşmaların hayalini kurup delice gülümsediniz mi?
  • Peki hiç dinlenemeyecek olmanız pahasına geleceğe bir bilet aldınız mı?
  • Bir de tüm yetersiz kaldığınız durumları bir çantaya koyup onların içini dolduracak yere doğru yol aldınız mı?
  • Siz daha önce hiç karşılaşmadığınız insanlara sarılma isteği duydunuz mu?




     Ben hepsini duydum, gördüm, deneyimledim. Çünkü tek bir amacım vardı, belki de ortak bir amaç. Beynimin en derininde biraz can alıcı, biraz heyecanlandırıcı, biraz da umutlu bir amaç, "Biyoinformatik !" .

     Bildiğim fakat anlamlandıramadığım birçok şeyin yerine oturduğunu hissettiğim şu günlerde öncelikle nerede olduğun değil kimlerle olduğunun önemli olduğunu artık biliyorum. Bazen hiç tanımadıklarının çok yakın olabildiği, farklı olan insanların kendi içinde ne kadar benzer, ne kadar sahici olduğunu görüyorum. 

     Staj veya eğitim demekten çok daha fazlası bir yerdeyiz, sanırım kişisel gelişim kampının içine ilgi alanlarımızı da harmanlayıp bizi bir ütopyaya kondurmuşlar. Şuan hissettiğimiz en derin duygu Emre’ nin tabiriyle "Bu staj bizi uçuruyor!" :)

    GenKök (Genom ve Kök Hücre Merkezi) herşeyden öte çok önemli bir hocaya sahip. Ahmet Raşit Hocam ve diğer hocalarımızdan sürekli öğreniyoruz ve geziyoruz. Mesela bir gün öğle arasında Erciyes Dağı'na çıkmak üzere arabaya biniyoruz, müziğimizi açıyoruz, yolda ara ara durup bir şeyler içiyoruz, etrafı seyre dalıyoruz ve Erciyes'in en meşhur yerinde cıvıklı yemeden de dönmüyoruz. Döndükten sonra kaldığımız yerden devam ediyoruz. Yanda gördüğünüz fotoğrafta arabamızla giderken çektiklerimizden bir tanesi :) Ne kadar büyüleyici değil mi?

     Her hafta en az iki kere olmak üzere sunum yapacağız ve 2 tanesini yaptık bile. Bazen alanlarımızdan bazense alan dışı konulardan sunumlar hazırlıyoruz. Sonrasında sunum üzerine sorular ve eleştirilerle sadece amacımızın sunmak olmadığı aynı zamanda dinleyiciyi etki altında bırakarak öğretmek için en iyi şekilde yetiştiriliyoruz. İletişimin en önemli unsurlardan olduğunu hiçbir zaman unutmamak adına iletişimle ilgili oyunlar oynuyoruz, kendimizi ifade ediyoruz, anlattığımızı düşündüğümüz şeyle anlaşılanın aynı olmadığını gözlemleme aşamasında ortaya çıkan her türlü komik ifadelerle bolca eğleniyoruz. Hiç bu kadar çok eğlendiğim bir hafta olmamıştı sanırım. 

           



 Ertesi gün Kayseri’ye kadar gelmişken birde Nevşehir’i görmeden gitmeyelim dedik. Sabahın erken saatlerinde kendimizi yolda bulduk. Ee önemli olan yolda olmak değil miydi :). İlk önce Avanos’ a geldik. Peri bacalarının görkemli görünüşü insanı çok etkilediğini söylemeden geçemeyeceğim. Buralara kadar gelmişken ilk önce tepeye çıkıp oradan tüm manzaraya bakmanın daha iyi olduğunu söyleyen, aslen Nevşehirli olan arkadaşımız Elif bizi bir rehber havasında gezdirdi. Bunun için ne kadar şanslı olduğumuzun farkındalığıyla gezdik. Uçhisar Kalesi’ne çıkıp kendimizi sessizliğin huzuruna ve manzaranın içimizde oluşturduğu muhteşem hislere bıraktık. Hatta kalenin en tepesinde yere bir kilim atmışlar, oraya oturup saatlerce seyre dalıp bazı güzelliklerin ne kadar da mucizevi olduğu hakkında düşünebilirsiniz. 

    Daha sonra rotamızı Göreme Açık Hava Müzesi’ne doğru çevirdik. Müzelere bayıldığımı söylemeden geçemeyeceğim fakat burada daha da güzel olan açık havada olması ve peri bacalarının içinde yer alan kilise ve mezarların daha önce hiç görmediğim kadar farklı olmasıydı. Genetikçi olmamızdan mı kaynaklanıyor bilmiyorum ama açık olan mezarlarda bulunan iskeletlerin dişiye mi erkeğe mi ait olduğunu kafatası yapısına bakarak tahminde bulunmaya çalıştık, tabi burada da anlatılabilecek bir sürü mizah oluştu :)

   Kilise çeşitlerini anlatan Emre yine genel kültürünü bizimle paylaşmış oldu. Kilisenin içinde yer alan figürlerin hala nasıl o kadar başarılı çizilebildiğini, renk uyumun yanında o renkleri nasıl oluşturduklarını anlayamıyorum. Bir de bunları düz bir zeminde değil de kubbeli şekilde ve tavana çizebilmelerine de akıl erdiremiyorum. Ayrıca yerel halkın bu kadar doğal ve bu kadar bilgili olup bize anlatabilmeleri de gayet etkileyiciydi.

    Evet biz de Türkiye’de yaşıyoruz fakat buranın turisti sayılarak kandırıldığımızı da söylemeliyim :). Müzeye girmeden hemen önce develeri gördük. Kendimi hangi ara başıma bir şey takılıp devenin üzerinde tur atıyordum hatırlamıyorum. Özellikle hayvanlarla pek teması olmayan büyük şehrin dezavantajlarıyla gelen insanlar için bol adrenalinli, inanılmaz güzel bir duyguydu. Hafif çığlıklar ve bol kahkaha ile devenin üzerinde gezmeye başladım. Benden sonra Emre de aynı duruma düştüğünü söyleyebilirim. Biz kendi aramızda eğlenirken, hocam ve diğer arkadaşlarımda kendi aralarında eğleniyorlardı ve bizim hala farkına varmamamız üzerine espriler yapıp gülüyorlardı. Yani sonuç olarak bizden yüksekçe bir para istediler :). Tabi bizim halkımız nerede olursa olsun pazarlık yapma zihniyetine sahip olduğundan biraz daha ucuza getirdiğimizi söyleyebilirim. Yine de bana sorarsanız yine olsa yine yaparım. İnanılmaz bir deneyimdi. Şimdi devemiz Hülya'ya merhaba diyin :). 

    Müzeyi tamamladıktan sonra yemek yiyelim dedik ve yine meşhur bir şeyleri yeme alışkanlığımızla devam ederek testi kebabında karar kıldık. Küçük bir testi de gelen ve kırılarak açılan yemeğin klasik türlü tarzında çıkması ve kırılan testinin parçalarının tüm yemek boyunca ağzıma gelmesinden dolayı ben pek başarılı bulduğumu söyleyemeyeceğim. Yine de tavsiye ederim çünkü buralara özgü ve sunuluşu gerçekten de farklıydı. 


   Daha sonra Kayseri GenKök’e doğru yol almaya başladık. Bizi bekleyen sunumlarımız, eğitimimiz ve bir sürü daha yapılacaklar vardı. Sunumlar yapıldı, eleştiriler başladı. Bu yapılan iyi ve kötü eleştiriler bizi çok daha iyi duruma getireceğini gerçekten hissedebiliyorum. Bizimle bu derece ilgilenen neredeyse tüm zamanını bizim için ayıran Ahmet Raşit Hocamıza sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Sizin de imkanınız, zamanınız ve yeteneğiniz varsa mutlaka Ahmet Raşit Hocayla iletişime geçin ve lütfen karşılaşacağınız özelliklere şaşırmayın. Evet daha önce bu kadar yönlü, paylaşımcı aynı zamanda eğlenceli bir hoca görmediniz. Akademiye ait tüm tabuları yıkmak için harika bir fırsat olacaktır!

    Birgün ekip ruhunu yansıttığını ve önemli olanın yetenek kadar çalışmayla da alakalı olduğunu anlatan film izledik. Daha sonra bir diğer gelişmemiz gereken Python programlama dili geliyor. Bunun için öncelikle algoritma mantığını anlayabilmemiz için MIT'nin çocuklara ve yeni başlayanlar için hazırladığı Scratch (http://scratch.mit.edu) oynadık. Sizde Scratch’a girip mutlaka denemelisiniz. Eğer hayal gücünüz en az bizimki kadar gelişmiş ise inanılmaz keyifli dakikalar geçirecek kadar gülebilirsiniz. Tabi daha sonra gelmeden önce tamamlamış olduğumuz codecademy’nin (http://www.codecademy.com/) üzerine programlama yapmaya başladık ( http://repl.it/). Projelerimiz yavaş yavaş şekil almaya başladı.

  Bunların hepsini KayseriForum, Starbucks’tan yazıyorum. Yine hep beraberiz. Kimimiz blog yazıyor, kimimiz kod yazıyor, kimimiz wiki’ye yazıyor. Kahve kokusunun büyüsüyle daha da verimli olabiliyoruz sanırım. Size bugüne ait güzel bir fotoğrafı göstermeden bitirmek istemiyorum. Kodu çalıştırdığımızda ki şaşkınlık ve mutluluğun paha biçilemez değeriyle size iyi hafta sonları diliyorum. Ne yaparsanız yapın “Yolda kalın!”. Hayat amaçlar doğrultusunda vazgeçmeden yolda ilerlerken yol kenarlarında ara verip nefes alacağımız alanlar oluşturup ve bir de bolca eğlenince inanılmaz güzel oluyor! 

   Bu bir hafta boyunca marjinal tarzıyla beni sürekli güldüren, eğlendiren Emre’ye, sakinliğinin verdiği inanılmaz güveninden ve sorumluluk bilinciyle kırmadan herşeyi ifade edebilen Elif’e, heyecanlı tavırlarıyla bize bildiği herşeyi anlatmaya çalışan, kaosun bir düzen olduğunun farkındalığını yaşatan Cansu’ya, yaşına rağmen inanılmaz olgunluğu ve misafirperverliğinden dolayı Tuğba’ya, programlama da ağzımı açık bırakarak beni mutlu eden, az konuşup çok iş yapan Burak’ a ve son olarak kelimelerle ifade edilemeyecek kadar sıradışı olan, rahatlatan, geliştiren, “Bu gerçek olabilir mi?” dedirten Ahmet Raşit Hocamıza çok çok teşekkür ediyorum. Sizlerle tanışmak hayatımda yaptığım en güzel şeylerden biri! Çünkü kendim gibi insanların içindeyim.

Kendimden olan, benden olan herkese sevgilerle…
Bihter





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder