“Fiziksel
objelerin aslında kendilerinden gerçekliklerinin
olmadığını
öğretiyorum, bunların ancak zihnin ürünleri
olduğunu
söylüyorum, aslında hepsi bir hayaldir.
Bunların duyularla
algılandığı ve ayırt edildiği doğrudur
fakat aslında diğer
yandan hiçbirinin kendiliğinden kendi
doğaları, gerçeklikleri
yoktur. Onlar gerçekte görülmüyorlar
ama zihin tarafından
‘tasarımlanıyorlar’. Bir bakıma
kavranabiliyorlar ama bir
bakıma da gerçekte kavranamıyorlar.”
Buddha
"Kavramak" algısı ne
kadar da anlatılamaz birşey değil mi? Beynimizin çalışma
prensibi tamamen inanmaya kurulu olduğu sürece bizler
zannettiğimize inanmaya, zannettiğimizi gerçek kılmaya devam
edeceğiz. Her şeyin bir enerji olduğu evrenimizde var olmayanları
var ederken bile aslında sadece düşünce de var ettiğimizi göz
ardı ederek ve var ettiğimizi sahiplenerek yaşamaya devam ediyoruz.
Ben de bugün kendime ait hissettiğim, var ettiğim, Buddha'nın
dediği gibi “tasarladığım” bir şey üzerinden gideceğim.
Duyularımızla
algıladığımız milyonlarca veri alıyoruz her an, her saniye...
Bu milyonlarca verinin en iyi öğrenme biçiminin görsellik olduğu
ise yadsınamaz bir gerçek. Kavrama adına görsellik bir çok
verinin mantığımızca daha kolay yorumlanmasını sağlıyor ve
böylelikle daha kalıcı bilgiye, öğrenmeye doğru daha hızlı yol
alıyoruz.
Yaşam bilimlerinde,
özellikle moleküler biyoloji düzeyinde tüm canlıların karmaşık
verilerinin algılanması ve bunun üzerinden proje çıkartılıp
yarar sağlanması oldukça zor bir durum. Tüm bilim insanlarının
en çok zorlandıkları noktaya değinecek olursam, ortaya koyulan
bilimsel çalışmaların anlaşılması -özellikle bilim dışı
camiada- oldukça istenilen ama zorlanılan bir durum. Tam da şu
satırlara uygun şu söz geliyor aklıma; “Senin ne kadar bildiğin
önemli değil, sen karşındakinin seni anladığı kadarsın.” Bu
sözün gerçekçiliğini ve umutsuzluğunu bir kenara atıp kendi
algımı oluşturarak size D3 kütüphanesinden bahsedeceğim.
D3.js verilerin
görselliğe dönüşmesiyle anlaşılır olmasını sağlayan bir
JavaScript kütüphanesidir. HTML, SVG ve CSS yardımıyla
verilerimizin görsel, çekici ve yorumlanabilir olmasını sağlayan
bu framework'ün oldukça kullanışlı ve yararlı olduğunu
söyleyebilirim. Zaten HTML ve CSS delisi olduğumu söylemeliyim, bunlar sayesinde
herşeyin olduğundan daha güzel göründüğünü düşünüyorum
ya da var olan güzelliği ortaya çıkarıyor mu demeliyim
kararsızım :).
D3 son zamanlarda
kullanılan bir çok tarayıcıyı da (Firefox, Chrome, Safari,
Opera) destekliyor. Hadi şimdi de nasıl görselleştiriyoruz onu
biraz deneyelim. İlk önce http://d3js.org/
web sitesine giriyoruz. Menüden “Examples” seçiyoruz. Sonrasında
verilerinizi en iyi ifade edeceğini düşündüğünüz grafik
örneğini seçmeniz gerekiyor. Garifiğin üzerine tıkladığınız
da hemen altında genellikle kodlar bulunuyor. Örneğin İndex.html
başlığı altında verilen kodları kopyalarak bir .txt dosyasına
yapıştırabilirsiniz. Kimi zaman tüm kodlar index.html
içerisindedir, kimi zamanda css.js, flare.json gibi diğer başlıklar
altında da kodlar bulunabiliyor. Kimi zaman grafiğe ait koda
ulaşamıyorsunuz, böyle durumlarda da sağ tıklayıp web
sayfasının kaynağını görüntüleyerek kodlara ulaşabilirsiniz
[view page source]. Tabi her durumda kodları kendi verilerinize göre
yorumlamanız gerektiğinden programalama diline aşina olmanız
gerekiyor.
Bildiğiniz gibi
GenKök'te eğitimimize devam ederken her güne dair yapılanları
yazstaji2014.blogspot.com.tr web sitemizde paylaşıyoruz ve her güne
dair görüntülenme istatistiklerini görebiliyoruz. Fakat
yayınlarımız çoğaldıkça bir blog yazarının tüm
istatistiklerine bir çırpıda ulaşabilmek veya diğer blog
yazarıyla kıyaslamak ilk bakışta pek mümkün olmuyor.
Verilerimizin görülebilir olması adına bir grafikle
görselleştirme kararı aldık. Blogdan kopyaladığımız tüm
verileri Excel ile düzenledim. Her blog yazarına ait tüm yazılarının
görüntülenme sayısının toplamını, ortalamasını ve standart
sapmasını Excel fonksiyonları yardımıyla hesapladım. Böylelikle
verileri normalize etmiş oldum.
Daha sonra index.html
dosyasını text editor'ü ile açalım. İçine de kodları
kopyaladıktan sonra verileri kod içine ekleyelim. Kod üzerinde
gerçekleştirilen değişiklikleri kaydettikten sonra index.html
dosyasını görüntüleyelim. Tarayıcımızda elde ettiğimiz
dinamik grafiğimizi görebiliriz. Dinamik grafiklerin stabil
grafiklere göre çok daha etkili olduğunu fark ediyorsunuz değil
mi?
Pasta grafiğinin
her bir parçası tüm blog yazalarının bulunduğu çizgi
grafiğinde gösterilmektedir. Pasta grafiğinin üzerine imleç ile
geldiğinizde çizgi grafiğindeki sütunların da renklere göre
değiştiğini ve verdiği verilerin değiştiğini görebilirsiniz.
Bu iki grafiğin birbirine bağlı olması ve dinamik olması
gerçekten de verilerin yorumlanması adına harika değil mi? Şimdi ise biyolojik verileri görüntüleme zamanı, merakta kalın :).
Sizlerin bizleri okuyarak görülme istatistiği oluşturmanızla bile biz bir şeyler deniyor, uyguluyor ve öğreniyoruz. Baktığımız her yerde verileri algılıyor ve onu şekillendirmeye ve anlamlandırmaya başlıyoruz. Karşılıklı etkileşimle daha çok gelişiyoruz. Bu yüzden takipte kalın!
Anlamanın yarısını gerçekleştirdik, şimdi var olan güzellikleri ortaya çıkarma zamanı. Son olarak benim D3'ümle bitiriyorum: Deneyerek, düzelterek, doğrulayarak yaşamınız dileğiyle..
Bihter
Sizlerin bizleri okuyarak görülme istatistiği oluşturmanızla bile biz bir şeyler deniyor, uyguluyor ve öğreniyoruz. Baktığımız her yerde verileri algılıyor ve onu şekillendirmeye ve anlamlandırmaya başlıyoruz. Karşılıklı etkileşimle daha çok gelişiyoruz. Bu yüzden takipte kalın!
Anlamanın yarısını gerçekleştirdik, şimdi var olan güzellikleri ortaya çıkarma zamanı. Son olarak benim D3'ümle bitiriyorum: Deneyerek, düzelterek, doğrulayarak yaşamınız dileğiyle..
Bihter
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder